1. Skip to Menu
  2. Skip to Content
  3. Skip to Footer

Alt Yapı Faaliyetleri

Share
Türkiye,   1955 yılında 1. Cenevre Konferansını takiben ABD ile ‘’ nükleer enerjinin Barışcıl Amaçlarla Kullanılmasına dair İşbirliği Anlaşması’’ nı imzalayan ilk ülkedir. Bu Anlaşma 14 Aralık 1956 tarih, 6864 sayılı yasayla onanarak yürürlüğe girmişti. Bu Anlaşma’dan sonra Türkiye derhal gerekli bilimsel ve teknik alt yapı ile insan gücünü yetiştirmek üzere girişimlere başlamıştır. 1956 yılında İstanbul Üniversitesi ile İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) anlaşarak bir nükleer araştırma merkeziyle (bu merkez Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi -ÇNAEM olarak isimlendirilmiştir.) bu merkezde bir araştırma reaktörü kurulması için ortak bir komite oluşturulmuştur
27 Ağustos 1956’ da 6821 sayılı yasayla Atom Enerjisi Komisyonu (AEK) kurularak ülkemizdeki bütün nükleer faaliyetleri yürütecek bir kurum oluşturulmuştur. 1958 yılında üniversiteler tarafından yürütülen faaliyetler AEK ’ya devredilmiş ve üniversiteler bünyesindeki komite lağvedilmiştir. 1959 ilâ 1961 yılları arasında çıkarılan yeni kanunlarla izotop üretimi ve bazı uygulamalar için yeni düzenlemeler getirilmiştir.
22 Haziran 1957 tarihinde 7015 sayılı yasayla UAEA’ya üye olunmuştur. 28 Ekim 1960 tarihinde ‘’ Nükleer Enerji Alanında Hukuki Mesuliyete dair Paris Sözleşmesi ‘’ imzalanmış ve bu sözleşme 8 Mayıs 1961 tarihinde 299 sayılı yasayla onanmıştır.

AEK Temmuz 1982 ’de çıkarılan 2690 sayılı yasayla nükleer faaliyetleri yürütmek üzere doğrudan Başbakan ’a bağlı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) adlı bir kurum haline getirilmiştir. Bu yasanın 1. Maddesine göre kuruluş amacı;

Bartışcıl amaçlarla Türkiye’de atom enerjisinin kalkınma planlarına uygun olarak ülke yararına kullanımasını sağlamak, temel ilke ve politikaları belirleyip önermek, bilimsel, teknik ve idari çalışmaları yapmak, düzenlemek, desteklemek, koordine etmek ve denetlemek üzere Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun kuruluşu, işleyişi, görev, yetki ve sorumluluklarını saptamaktadır.

Her ne kadar atom fiziği ve nükleer fizikle ilgili dersler 1950 ’li yılların başından beri Türk üniversitelerinde öğretilmekte idiyse de, esas nükleer mühendislik konularında sistematik eğitim 1961 ’de İstanbul teknik Üniversitesi ( İTÜ ) bünyesinde kurulan İTÜ Nükleer Enerji Enstitüsü (İTÜ-NEE) ile başlamıştır. Bu enstitü “Lisansüstü” seviyesinde eğitim vermekteydi. 1982 yılında Hacettepe Üniversitesi ’nde “Lisans” seviyesinde eğitim verecek bir Nükleer Mühendislik Bölümü açıldı. Bunlardan başka 1960–1980 arasında Ege ve Boğaziçi Üniversitelerinde birer Nükleer Enerji Enstitüsü ile ODTÜ Makina Fakültesi ’nde nükleer mühendislik eğitimi veren bir birim kurulmuştu.

Bu eğitim faaliyetleri sonucunda 1957–1987 yılları arasında hem yurtiçinde hem de yurtdışında nükleer mühendis, nükleer uzman, nükleer fizikçi, nükleer teknisyen gibi teknik eleman olarak yaklaşık 1000 kadar bir personel kadrosu yetiştirilmiştir. Aşağıda görüleceği gibi santral projesinin defalarca başarısızlığa uğraması ve bazı ilgili kuruluşların lağvedilmesi sonucu bu personelin pek azı hâlen nükleer sahada, kısmen TAEK teşkilatında kısmen de bazı öğretim kurumlarında çalışmaktadır. İlk yılların mezunları hemen tümüyle emekli olmuş durumdadır.. Yetişen personelin bir kısmı yurtdışına gitmiş, çok büyük bir kısmı da nükleerden başka sahalara kayarak ülkenin nükleer teknoloji konusundaki çalışmaları için potansiyel olarak kaybedilmişlerdir. 

6 Şubat 1962 ’de ÇNAEM ’de inşa edilen 1 MWth güçdeki TR-1 araştırma reaktörü kritik olmuş ve 7 Mayıs 1962 ’de hizmete girmiştir.

ÇNAEM’de, başlangıçda fizik, kimya, radyobiyoloji gibi bilimsel bölümler ile bunları destekliyecek teknik bölümler (meselâ mekanik atölye, elektronik bölümü ile reaktör işletme bölümleri) kurulmuştur. Daha sonraları yeni bölümler eklenmiştir. Halen on adet araştırma-geliştirme ve teknik uygulama bölümü bulunmaktadır. Merkezde üretim ve uygulama faaliyeti olarak:

-     değişik malzemelerin ışınlanması ve radyoizotopların üretimi, (hâlen bu üretim kolu durmuşsa da çok kısa zamanda kolayca tekrar aktif hâle getirilebilir.)
-      nükleer yakıt peleti ve yakıt çubuğu yapımına kadar gidebilecek bir yakıt pilot tesisi,
-      hastaneler için çeşitli radyofarmasotiklerin üretimi,
-      kimyasal ve nötronik analiz teknikleriyle hassas malzeme analizleri,
-      tahribatsız muayene teknikleriyle malzeme yapı analizleri,
-      radyasyon deteksiyon cihazları imalatı,
-      kan sayım tekniğiyle insan vücudunda doz tayinleri,
-      çok değişik çevre analizleri ve kirlenmelerin takibi,
-       iş yerlerinde radyasyon doz tayini ve takibi,

gibi önemli işler yapılmaktadır.

AEK tarafından Ankara ’da 1966 yılında ÇNAEM ’in bir benzeri olarak Ankara Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi (ANAEM), gene Ankara ’da 1982 ’de Lalahan Hayvan Sağlığı Araştırma Enstitüsü ve 1984 ’de Ankara Nükleer Tarım Merkezi kurulmuştur. ANAEM ’de de ÇNAEM ’de yapılan işlerin benzerleri yapılmaktadır. Diğer iki merkezde ise sırayla hayvan sağlığı ve veriminin arttırılması ve tarımda verim arttırılması konularında çalışılmaktadır.

ÇNAEM ve ANAEM’de, nükleer enerji teknolojisini kazanmakta büyük rolü olan, nükleer mühendislik bölümleri yoktu! ÇNAEM bünyesinde bir Nükleer Mühendislik Bölümü’nün kurulması ancak 1968 yılında gerçekleşebilmiştir.

TR-1 reaktörü 15 yıl hem radyoizotop üretiminde hem de huzme ışın tüpleri yardımıyla çeşitli nötron ve reaktör fiziği deneylerin yapılması için kullanılmıştır. Zamanla artan radyoizotop ihtiyacını da karşılamak için bu reaktör 19 Eylül 1977 ’de kapatılmış ve 5 MWth güçde yeni bir reaktör, TR-2 reaktörü sadece izotop üretimi yapmak üzere Türk bilim adamları ve mühendisleri tarafından dizayn edildiyse de yapımı için, Türk bilim adamlarının ve Merkez Müdürlüğünün tüm ısrarlarına karşın, uluslararası ihaleye çıklıdı. İhaleyi bir Belçika firması olan Belgonuclear firması kazanarak reaktörün yapımını gerçekleştirdi. Bu reaktör Aralık 1981 tarihinde kritik oldu. Ayrıca İTÜ-NEE ’nde de 250 kWth güçdeki Triga Mark II reaktörü Mart 1979 ’da çalışmaya başlamıştır. Bu reaktör özellikle araştırma ve kısmen de izotop üretimi için kullanılmaktaydı.

İlk yıllardan itibaren AEK faaliyetlerinde görülen aksamalar ve eksiklikler çok kısa zamanda ortaya çıkmış ve teknolojik çalışmalara yönelememe şikâyetleri duyulmaya başlanmıştır. Bu sebeplerden 2. Beş yıllık plan devresi için (yani 1968–1972 arası) elektrik üretimiyle ve yakıt hammaddesiyle (bilhassa toryum ile) ilgili teknolojik gelişme, izotop üretimi ve bunların uygulanması ile radyasyon sağlığı konuları üzerinde çalışılması istenmiştir.

Devam eden şikayet ve engeller dolayısıyla çalışmaları disipline etmek, bu konunun bir devlet politikası haline getirilmesini sağlamak için zamanın ÇNAEM Müdürü olan Prof. Dr. Ahmed Yüksel Özemre tarafından 1971 yılında ortaya konan bir teklif daha da genişletilerek ve revize edilerek 1972 yılında bir makroplan çalışması hâline getirilmiştir. Bu ilk plan hem AR-GE çalışmaları hem de enerji üretim faaliyetlerini birlikte ele alıp bir yatırım plânı şeklinde ortaya koymaktaydı. Bu metin her ne kadar AEK için bir resmi plan olarak kabul edilmişse de maalesef bir ‘’ Devlet Belgesi ‘’ haline gelememiştir.

Daha sonra değişik tarihlerde bu makroplanı güncelleştirmek, gözden geçirmek üzere önce AEK ve sonra TAEK tarafından yapılan görevlendirme sonucu iki yeni girişim olmuşsa da ortaya konan belgeler yine ‘’ Devlet Belgesi ‘’haline getirelemediği gibi bir ‘’ Kurum Belgesi’’ olması için gerekli görüşmelere bile konu olmamışdır.

Yukarda bahsi geçen gerek AEK gerekse de TAEK kuruluş kanunlarında Türkiye atom enerjisini ancak sulhçu amaçlarla kullanacağını açıkça beyan etmiş ve bu maksatla 28 Ocak 1969 tarihinde uluslararsı ‘’ Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması (NPT, Nonproliferation Treaty ) imzalamış ve 2225 sayılı yasayla 29 Mart 1979 da yasalaştırmış ve Nisan 1980 ’de TBMM ’den geçirmek suretiyle 

-        nükleer silah yapmağa teşebbüs etmiyeceği,
-        nükleer silah yapmaya kalkışan ülkelere de bu konuda yardım etmiyeceği,

güvencesini vermiştir. Türkiye 1981 ’de UAEA ile imzaladığı Denetim Anlaşması ile de mevcut ve kurulacak bütün nükleer tesislerde Ajans’ın nüklşeer maddeler üzerindeki denetimini kabul etmiştir.
FacebookTwitter