1. Skip to Menu
  2. Skip to Content
  3. Skip to Footer

Nükleer santral ihalesi yapmayacağız / Zaman Gazetesi

Share

Enerji Bakanlığı Müsteşarı Doç. Dr. Sami Demirbilek, hükümetin veya kamu şirketlerinin nükleer enerji ihalesi yapmayacağını söyledi. Demirbilek, "Türkiye’de hükümetin veya kamu şirketlerinin nükleer santral ihalesi yapacağı şeklinde bir yaklaşımla meseleler irdelenmeye çalışılıyor. Böyle bir şey yoktur. Türkiye’de yapacağımız iş; bundan sonra nükleer faaliyetlerle elektrik üretimini düzenleyecek ve özel sektör açısından belirsizlikleri giderecek mevzuat değişiklikleri yapılarak yatırımcıların bu konuda girişimde bulunabilmesinin önünü açmaktır." dedi. Demirbilek, mevzuat değişikliğiyle ilgili meclise kanun tasarısı gönderdiklerini, tasarının ya seçimden önce, ya da seçimden sonra yasalaşacağını belirtti.

Doç.Dr. Sami Demirbilek

Türkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM), üniversitelerden birçok akademisyen ve basın mensupları ile birlikte Güney Kore’deki nükleer tesisleri incelemek üzere gezi düzenledi. Geziye, Enerji Bakanlığı Müsteşarı Doç. Dr. Sami Demirbilek, TASAM Başkanı Süleyman Şensoy, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) eski Başkanı Prof. Dr. Emin Özbaş, Gazi Üniversitesi Öğretim üyesi ve TÜBİTAK eski Başkanı Prof. Dr. Sümer Şahin, TÜBİTAK görevlisi Prof. Dr. Vural Altın, İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Bayülken, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Alnıak, İTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Nemci Dayday, Hollanda Petten Nükleer Reaktör eski Müdürü Dr. Erdinç Türkcan ve TAEK Nükleer Reaktör eski Müdürü Önder Öner ile birlikte birçok basın mensubu katıldı.

Doç. Dr. Sami Demirbilek, gezinin ardından basın mensuplarının Türkiye’deki nükleer santral çalışmaları ve Türkiye’nin enerji ihtiyacı konusundaki soruları yanıtladı.

Demirbilek, önümüzdeki 15 yıl içerisinde Türkiye’nin elektrik ihtiyacı ile Güney Kore’nin gelecek 15 yıldaki elektrik ihtiyacının hemen hemen aynı olduğunu belirtti. Türkiye’de yıllık elektrik tüketiminin yüzde 8 oranında arttığını ifade eden Demirbilek, "2020 yılına kadar 40 bin megavat (MW) kurulu gücümüzü 90 binlere çıkarmak zorundayız. Önümüzdeki 15 yıl içerisinde Kore’nin de 40 bin MW’lık elektrik enerjisine ihtiyacı var. İlginç olan nokta; kişi başına milli geliri 200 dolar iken nükleer santral kurmak için çalışmalara başlamışlar ve bugün için kendi nükleer santrallerini kurma teknolojisine sahip olmuşlar" dedi.

Kori Nuclear Power Division’da Türk heyetine yapılan sunumdan bir görüntü.

Güney Kore’nin enerji ihtiyacının yarısını nükleer santrallerden karşılamyı planladığını ifade eden Demirbilek, şunları söyledi: "Biz ise, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’ndan önce atom enerjisi kurumu kurmuşuz Türkiye’de hala nükleer santralde elektrik üretim fonksiyonumuz yok. İç kaynak olarak kömür ve hidroliğimiz var. Bunun tamamını potansiyel olarak kullansak belki yılda 250-300 milyar kilovat tsaat elektrik üretebileceğiz. Ama 2020’de 500 milyar kilovat saat elektrik tüketeceksek o zaman geri kalan 200 milyar kilovat saat elektriği ya ithal bir hammadde olan doğalgaz üzerinden sağlayacağız, ya da başka bir alternatif bulacağız."

"NÜKLEER TESİSE ÇEVRE YÖNÜNDEN KARŞI ÇIKMAYA SAYGI DUYARIM"-


Türkiye’deki nükleer enerjiyle ilgili tartışmaların iki açıdan yapıldığını hatırlatan Demirbilek, "Birincisi; çevre sağlığı ve güvenliği açısından nükleer enerjiye karşı çıkılıyor. Buna sayı duyarım. İkincisi ise, ülkemizdeki iç kaynakların 2020 yılındaki ihtiyaçlarımızı karşılayacağı söylenerek ve özellikle rüzgâr potansiyeli öne çıkartılarak karşı çıkılıyor. Türkiye’de rüzgâr potansiyeli olabilir, fakat bütün gelişmiş ülkelerde rüzgar potansiyeli kullanılırken esas olan; elektrik iletim sistemindeki güvenliğin ve sürekliliğin sağlanmasıdır. Örneğin; 30 bin MW kurulu rüzgar gücünüz varsa birdenbire rüzgarın kesilmesi durumunda iletim sistemini neyle beslemeniz gerektiğini düşünmeniz gerekecek. Rüzgâr potansiyeli kadar ya da ondan biraz daha az termik ya da hidrolik kaynağın hazır tutulması lazım" dedi.

"İkinci bir husus; rüzgârda sistem büyüklüğüne göre belirli bir kapasiteyi iletim sistemine bağlayabiliyorsunuz" diyen Demirbilek, Türkiye’deki 200 milyar kilovat saat’lik tüketime bakıldığındaa, iletim sistemine bağlanabilecek güvenli rüzgar elektrik üretiminin 3 bin MW civarında olabileceğini söyledi. Müsteşar Demirbilek, "Dolayısıyla, nükleer enerjiye ’iç kaynaklarımız bizim ihtiyacımızı karşılıyor, rüzgârım var’ deyip karşı çıkanların dikkat etmesi gereken başka bir husus da, bu iç kaynakların nasıl kullanılacağı konusunda teknik kısıtlamaların olup olmayacağıdır." diye konuştu.

"KÖMÜR SANTRALLERİ, NEKLEER SANTRALDEN DAHA TEHLİKELİ OLABİLİYOR"-

Nükleer tesisleri çevre sağlığı ve güvenliği açısından değerlendiren Demirbilek, Kore’deki nükleer santrallerdeki reaktörün kubbe şeklindeki yapılarla korunduğunun altını çizdi. Demirbilek, "Bunun bize kesitini gösterdiler. Bunun çelik konstrüksiyonunu gösterdiler. Bu yapıda kullanılan betonunun ön gerilmeli beton olduğunu söylediler. Ve bu yapının 6.5-7 şiddetindeki depremlere dayanabildiğini, bunun başka testlerle dayanıklılığı konusunda bilgiler verdiler. Mesela biz, ’Çernobil’de santral neden patladı?’ diye sorduk. Bize ’Çernobil’de böyle bir yapı yoktu’ dediler. O zaman biz Çernobil’i göz önüne alarak değerlendirmeler yaparken Çernobil özelindeki şartlara da bakmamız gerekiyor. Yani Çernobil özelinde bir kazaya sebebiyet verebilecek zayıflıklar vardı da o zayıflıkların neticesinde o kaza olduysa nükleerde o kazayı örnek göstererek güvensizlikten ya da çevre tehlikesinden bahsetmek yanıltıcı olabilecektir" dedi.

Güney Kore’deki Wolsong Nükleer Reaktör Tesisi maketi.

Sami Demirbilek, "Nükleere geçişte eğer siz güvenliği sağlayabiliyor, çevre sağlığını koruyabiliyorsanız; o zaman kömür santralleri belki nükleerden çevre için daha tehlikeli olabiliyor. Çünkü kömür santrallerinde bir patlama tehlikesi radyoaktivite olmamasına rağmen karbon emisyonları neticesinde iklim değişimlerine sebep olması çok önemli bir çevre tehlikesi unsurudur diye düşünüyorum." dedi.

"HÜKÜMETİN NÜKLEER ENERJİ İHALESİ DÜZENLEYECEĞİ ŞEKLİNDE YANLIŞ BİR ANLAYIŞ VAR"

2001 yılında Elektrik Piyasası Kanunu çıkmasıyla birlikte hem AB ’ye uyum, hem de rekabet şartlarında elektrik üretmek için bir politika değişikliği olduğunu ifade eden Sami Demirbilek, nükleer santral konusunda yatırım yapacak girişimcilerin önünü açmayı hedeflediklerini söyledi. Demirbilek, "Türkiye’de hükümetin veya kamu şirketlerinin nükleer santral ihalesi yapacağı şeklindeki bir yaklaşımla meseleler irdelenmeye çalışılıyor. Böyle bir şey yoktur. Türkiye’de yapacağımız iş; bundan sonra nükleer faaliyetlerle elektrik üretimini düzenleyecek ve özel sektör yani özel yatırımcı açısından belirsizlikleri giderecek mevzuat değişiklikleri yapılarak yatırımcıların bu konuda girişimde bulunabilmesinin önünü açmaktır" dedi.

Demirbilek, bu konudaki belirsizliklerin kaldırılmasıyla özel sektörün fizibilite çalışmalarına başlayabileceğine dikkat çekerek, "Biz ihale yapmayacağız. Biz mevzuatı düzenleyeceğiz." dedi. Sami Demirbilek, bundan sonra gerek yerli gerek yabancı şirketlerin elektrik üretim lisansı alarak santral kurabileceklerini söyledi.

Türkiye’nin ne zaman nükleer santrale kavuşabileceği yönündeki bir soruyu Sami Demirbilek, "Türkiye’de şu kadar zamanda nükleer santral kurulur demek yanlış olur" sözleriyle cevaplandırdı. Demirbilek, meclise gönderilen tasarının iki ay içerisinde ya da seçimden sonra kanunlaşabileceğini, fakat özel sektörün tasarıyla kendini güvende hissetmesinin önemli olduğunu vurguladı.

Türkiye’nin uranyum potansiyeli hakkındaki soruya da Demirbilek, "Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun verilerine göre Türkiye’de, çok büyük de olmasa da ekonomik olarak işletilebilir ve kullanılabilir bir uranyum rezervimiz var. Şu ana kadar Türkiye’nin uranyum rezervi konusundaki bilgiler büyük değil ama ekonomik olarak kullanılabilir. Ancak Kazakistan kadar rezervimizin olmadığı da bir gerçek." cevabını verdi.

Kaynak: Zaman Gazetesi: Cihan Haber Ajansı / 26/12/2006

FacebookTwitter