1. Skip to Menu
  2. Skip to Content
  3. Skip to Footer

Türkiye Gazetesi / 26.01.2007 / ÇNAEM Gezisi

Share

“Nükleerden korkan uçağa da binmesin”

Nükleer santrallerin kurallarına uygun olarak işletilmesi halinde çevreye hiçbir zararı olmadığını belirten ÇNAEM Müdürü Şevket Can, “İnsanlar ‘ya kaza olursa’ diye korkuyorlar. Nükleer bir santralde kaza olma riski, bir uçağın düşme riskinden daha azdır. O zaman uçağa da binmemelisiniz” dedi.

Şevket Can, nükleer enerji santrallerinde kullanılan yakıtın 20 yıldır pilot üretimini gerçekleştirdiklerini belirterek, “Bir gram uranyumun enerjisi 3 ton kömürün enerjisine eşdeğer. Türkiye’de nükleer enerji santrali kurulursa yakıtını üretebilecek teknoloji ve ekipmana sahibiz” dedi.

İSTANBUL- Nükleer enerji santrallerinin yatıkı olan uranyum paletleri, 1986 yılından bu yana ülkemizde üretiliyor. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’na bağlı Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi (ÇNAEM) Müdürü Şevket Can, kurum olarak nükleer enerji santrallerinin yakıtı olan uranyum paletlerinin pilot üretimini 1986 yılından bu yana gerçekleştirdiklerini ve bu teknolojinin ellerinde bulunduğunu söyledi. Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezince (TASAM), “Sürdürülebilir Kalkınma İçin Nükleer Enerji” başlıklı proje kapsamında, Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi, gazetecilere gezdirildi.

1 gram uranyum 3 ton kömür!

Gazetecilerin sorularını cevaplandıran Şevket Can, ‘uranyumdan yakıt yapmak üzere kurulan nükleer yakıt pilot tesisinin’ başarılı bir şekilde çalıştığına dikkat çekerek, “Bir gram uranyumun enerjisi 3 ton kömürün enerjisine eşdeğerdir. Önümüz açılırsa bu tesisin büyüğünü de rahatlıkla kurar ve çalıştırabiliriz. Türkiye’de nükleer enerji santrali kurulursa yakıt üretebileceğimiz ortada. Gerçek bir nükleer santral için altyapı olarak, yakıt olarak hazırız” dedi.

“En az 3 nükleer santral şart”

Can, Türkiye’de Türkiye’nin öncelikli ihtiyacı olan enerji için en az 3 adet nükleer santralin kurulması gerektiğini dile getirdi. Merkez bünyesinde ilk olarak 1960 yılında kurulan reaktörün bir araştırma reaktörü olduğunu ve amacının enerji üretmek olmadığını dile getiren Can, burada izotop üretiminden, nötron aktivasyonuna, analize kadar çeşitli konularda çalışmalar yapıldığını anlattı ve “Merkezdeki reaktör ve yakıt üretim tesisimiz, silah yapımına dönük faaliyetler yapılıp yapılmadığı açısından her yıl düzenli olarak Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu tarafından denetlenmektedir” diye konuştu.

“45 yılda çok az yol gittik”

Gezinin ardından bir değerlendirme yapan Can, nükleer santrallerin enerji üretme yöntemlerinden biri olduğunu hatırlatarak, Türkiye’de nükleerden elektrik üreten bir tesisin halen olmadığını hatırlattı. Şevket Can, bir nükleer santralin ömrünün 40 yıl civarında olduğunu anlatarak, ABD’de 103, Japonya’da 59, Fransa’da 55 nükleer santral bulunduğunu kaydetti. Nükleer santrallerin kurallarına uygun olarak işletilmesi halinde çevreye hiçbir zararı olmadığına dikkat çeken Can, “İnsanlar ‘ya kaza olursa’ diye korkuyorlar. Nükleer bir santralde kaza olma riski, bir uçağın düşme riskinden daha azdır. O zaman uçağa da binmememiz lazım” dedi. Türkiye’de herhangi bir araştırma yapılmaksızın tesadüfen bulunan 2 uranyum kaynağının, 2 büyük enerji santralini yıllarca götürebilecek kapasitede olduğunu vurgulayan Can, “45 yılda biz çok daha ilerilere gidebilirdik ama maalesef çok fazla yol almamışız” diye konuştu.

“Karadeniz’i taradık olağanüstü doz yok”

ÇNAEM bünyesinde faaliyet gösteren “endüstri, radyoaktivite ölçüm (radyoaktif madde analiz laboratuvarı), radyobiyoloji (kromozom aberasyon analizi ile kaza dozu tayini), metroloji (radyasyon ölçer cihazların kalibrasyonu), radyoizotop, nükleer yakıt ve malzeme birimleri ile TR-2 reaktörü” basın mensuplarına gezdirildi. Gezi sırasında da çeşitli bilgiler veren Şevket Can, endüstri biriminde askeri veya diğer kurumlardan gelen çelik gibi maddelerin, ışınlarla iç yapısının fotoğrafını çekerek kontrolünü yaptıklarını anlattı. Can, radyoaktivite biriminde Türkiye’nin çeşitli illerinden gönderilen hava, su, toprak, gıda örneklerinin gama ve alfa ışınlarıyla analizlerini yaptıklarını dile getirdi. Türkiye’den ihraç edilecek her ürünün analizinin de merkezde yapıldığını, buradan lisans verildikten sonra ihraç edilebildiğini vurgulayan Can, her türlü ortamda radyasyonu ölçebildiklerinin altını çizdi. Şevket Can, Karadeniz bölgesinde kanser hastası olanlara ve yakınlarına radyasyon doz tayini taraması yaptıklarını, ancak o bölgeye has olağanüstü bir doz ve kanser artışı olmadığı sonucunun çıkarıldığını bildirdi.

42 bilim profesörü özveriyle çalışıyor

Gezi kapsamında brifing veren ÇNAEM Müdürü Can, TAEK’e bağlı bir kurum olan merkezin, nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla ülke yararına kullanılması için çalıştığını ifade ederek, 45 yıldır nükleer enerjinin her alanında faaliyette olduklarını bildirdi. Can, 2 bin 200 dönümlük arazi üzerine kurulu olan merkezde 42’si bilim profesörü olmak üzere 216 kişinin çalıştığını belirterek, teknoloji geliştirme çalışmaları yaptıklarını söyledi. Şevket Can, ÇNAEM’in İstanbul ve civarında radyasyon denetimleri, su, gıda ve çevre örneklerinde radyoaktivite analizleri, ayrıca radyasyon ölçer cihaz üretimi ve radyasyon ölçen cihazların kalibrasyonlarının da yapıldığını anlattı. Can, ayrıca ÇNAEM olarak Radyasyon Erken Uyarı Sistemi Ağı kurduklarını ve bu ağ aracılığıyla sürekli olarak Ankara’daki kriz merkezine bütün radyasyon değerlerinin gönderildiğini ifade etti.

2006 yılı yoğun geçti

Şevket Can 2006 yılı faaliyetlerine de değinerek, Atatürk Havalimanı’nda çıkan yangında tehlike arz eden radyoaktif maddelerle ilgili devreye girdiklerini ve bu maddelerin çevreye zarar vermesini önlediklerini anlattı. Eski Rus ajanının uçakta zehirlenmesi olayının ardından o dönemde bu uçakla seyahat eden yolcu ve personele de hizmet verdiklerini hatırlatan Can, bu olayla ilgili 126 kişinin kendilerine başvurduğunu ve radyoaktif zehirlenme açısından kontrolden geçirildiklerini bildirdi. Şevket Can, Pendik’te içinde “endüstriyel radyografi cihazı” bulunan aracın kimseye zarar vermeden bulunmasında da emniyet güçleriyle birlikte çalıştıklarını söyledi. Sinop çevresel izleme projesini yürüttüklerini ifade eden Can, orada yapılacak tesislerle ilgili Sarayköy Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi (SANAEM) ile iş bölümü içinde olduklarını kaydetti.

FacebookTwitter