1. Skip to Menu
  2. Skip to Content
  3. Skip to Footer

Nükleer Enerji Türkiye'ye Neden Gereklidir?

Share
Bu yazımda nükleer enerjinin temiz enerji olduğundan , ucuz olduğundan vb… konulardan bahsedecek değilim. Bu konularda nükleer enerji taraftarı veya karşıtı teknik, yarı teknik ve popüler yazılar her medya ortamında yayınlandı veyayınlanmaktadır. Bu yazımda nükleer enerjinin bir başka yönünden bahsedeceğim.
Meslek hayatımda ,özellikle Birleşmiş Milletler’in özerk bir kuruluşu olan Uluslararası Atom Enerji Ajansı ( UAEA ) uzmanı olarak çalıştığım yirmi yıl içersinde, çoğunluğu nükleer santraller olmak üzere, nükleer enerjinin sulhçu amaçlarla kullanım alanında her tür nükleer tesisi kapsayan yüzden fazla nükleer tesisiste bulundum ve enspeksiyonlar yaptım.
Bu çalışmalardan kazandığım tecrübeler bana, bir ülkede nükleer enerjinin planlaması, tasarımı, mühendisliği, işletmeciliği, kalite kontrolu ve emniyet bilinciyle çok özel bir teknolojik kültür yarattığını gösterdi. Bu teknolojik kültür havacılık ve uzay teknolojisindekine büyük paralellikler gösterir. Aslında onlara birçok konuda öncülük etmişdir.
Nükleer santral tasarımında karmaşık, konunu uzmanı olmayanlara biraz aşırıymış hissini veren, çok kapsamlı ve kesin kuralcı yöntemler vardır. Öyleki havacılık ve uzay teknolojisinden daha fazla sayıda ayrıntılı düzenlemeler ( regülasyonlar ) nükleer sahada geliştirilmiştir diyebiliriz..
Tasarım yanında, nükleer santral işletmeciliği de olağan üstü yapısal, profesyonel ve yüksek düzeyli bir eğitime dayanan bilgi ve çalışma gerektirir.
Nükleer enerji ( ve diğer ileri teknolojiler ) sadece bir elektrik üretim meselesi ve seçeneği değildir. Birinci derecede önemli olan, ileri bir teknoloji kazanmak ve bu sayede bilimsel ve teknolojik sahada ilerlemek, hatta bir sıçrama yapabilmektir. Bu gibi ileri teknolojilerin ülkelere kazandıracakları pek çok şey vardır. Bunlar arasında yeni yapım teknikleri öğrenmek ve bunları geliştirmek, bilimsel, teknik ve teknolojik kapasiteyi arttırmak, kalite kontrolunu ve kaliteyi sağlamak, sanayide değişik iş kollarının kurulup çalıştırılması, yeni iş alanlarının açılarak istihdamın artması gibi konular sayılabilir. Nükleer teknoloji transferini çok başarılı şekilde gerçekleştiren ülkelerin başında gelen Güney Kore’nin bu kazanımlarla yaptığı atılımlar bilinmektedir.
Bir nükleer santralda yaklaşık 22 bin değişik parçanın olduğu gözönüne alınırsa, böyle bir tesisin yapımından sanayimizin, bilim ve teknoloji kuruluşlarımızın kazanacağı bilgi ve tecrübe sahalarının ne denli değişik ve büyük oranda olacağı açıktır.
Ayrıca nükleer teknoloji Türkiye’de yüksek düzeyde bilimsel ve teknolojik bir kültürün yerleştirilmesinde, bilhassa teknik eğitim kalitesinin yükseltilmesinde ve dolayısı ile diğer sahalarda da itici bir güç olmak ve tetikleyici vazifesi görmek gibi yadsınamaz faydalar da sağlar.
Öte yandan nükleer enerji üretimi, kamu tarafından yapıldığında, özelleştirilen elektrik üretiminde bir düzenleme ve rekabet unsuru olarak da faydalı olacaktır.
İster Tanzimat döneminde olsun ister, Atatürk dönemi hariç, Cumhuriyet döneminde olsun Hükümetler Batı’nın üstünlüğünün bilim ve teknolojiden kaynaklandığını genelde pek kavrayamamışlar, kavrayanlar ise bu yönde bir devlet politikası oluşturmak için gereken çalışmaları yerine getirmemişlerdir. Doğu ülkeleri arasında bu durumu kavrayıp gerekli politikaları ortaya koyarak ısrarla tâkip eden ülkeler, başta Japonya olmak üzere Hindistan , Çin ve Güney Kore’dir. Bu ülkelerin elde ettikleri olumlu sonuclar ortadadır.
Hükümetlerimizin bilim ve teknolojiye olan yanlış yaklaşımlarının yarattığı duruma, enerji sahasından bir örnek oarak, 1912’de kurulan Silahtarağa santralini gösterebiliriz. Bu tarihten beri, yaklaşık doksan yıldır, buhar türbinleri kullanıyoruz ama hâla bir buhar türbini yapamıyor , ancak satın alıp işletiyoruz.Gas türbinlerinde de durum aynidir.Eğer nükleer teknoloji için de kırk yıldan beri sürdürülen olumsuz tutumu ve yanlış yaklaşımları devam ettirirsek, korkarım daha çok doksan yıl boşa geçer!
Bu vahim durumun sebebi, bilim ve teknolojinin ülke yararına kullanılması amacıyla kapsamlı bir Devlet Politikasının şimdiye kadar açık ve seçik bir biçimde ortaya konmamış olması veya konanların da böyle bir politikanın ana planı olarak kabul edilerek ve onaylanarak yürürlüğe konulmuş olmamasıdır.
Nükleer enerji teknolojisinin kazanımı bir Devlet Politikası olarak ele alınmalı (gelişmiş ülkelerde nükleer enerjiye geçiş, başlangıç ve gelişme dönemlerinde hep bu şekilde ele alınmıştır ) ve Ülkemiz’in ’’çağdaş medeniyet seviyesine ve hatta üzerine çıkartılması’’amacının itici güçlerinden biri olarak kullanılmalıdır.
Bu mükemmel teknolojiyi ülkemize, her ne pahasına olursa olsun kazandırmak, gelişmemize, refahımıza, enerji bağımsızlığımıza, güvenliğimize ve dolayısı ile egemenliğimize yapılabilecek çok büyük hizmet olacaktır.
FacebookTwitter